Emlak | Konular | Kitaplar

mimari

Ataşehir'de bir dünya. My World..

Modern mimaride yeni bir dönem başlatan ve 26 yılda Türkiye’nin önde gelen konut ve turizm şirketlerinden biri haline gelen Ağaoğlu, şimdi T.C. Başbakanlık TOKİ iştiraki Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. öncülüğünde, hayalleriniz kadar büyük bir dünyayı, My World’ü hayata geçiriyor.

My World, bugüne kadar 1 milyon metrekareyi aşan yaşam alanları kuran Ağaoğlu’nun "Yaşam Mimarlığı" misyonunun geldiği ileri aşamayı gösteriyor. My World, Ağaoğlu’ndaki büyük dönüşümün başlangıcını simgeleyen "mega" bir proje. Mimari konsepti kusursuz tasarlanmış, sosyal faaliyetleri sınırsız düşünülmüş, teknolojik altyapısı ve güvenlik donanımı sağlam kurulmuş bir dünya. Burası, My World Ataşehir.

Nöromimari ile evinizin IQ' sunu yükseltin!..

İnsanların mekanlara verdikleri tepkilere bakarak geliştirilen nöromimari sayesinde evinizin IQ’sunu yükseltebilirsiniz.
Evden içeri adım attığınızda rahatlıyor musunuz, yoksa kalbiniz mi sıkışıyor? Çevremizin zihnimizi nasıl etkilediğini bulmak için MR taramalarından yararlanan nöromimarı uzmanlarına göre evimizin dekorasyonu sağlığımız açısından önem taşıyor. Bunun için bazı kurallara uymanızda fayda var.

Açık planı tercih edin
"Eskiden ısıyı korumak için küçük odalara ihtiyacınız vardı" diyor duygusal zekası yüksek tasarımlar üzerinde uzmanlaşan Johnny Grey. “Artık evin girişinden bahçeye kadar hiç kesintisiz görüş yakalayabiliyoruz. Bu görüş açıklığı bizi izinsiz ziyaretçilerden koruyacağı için kendimizi güvende hissetmemizi sağlar.”

Karaköy'de TOKİ İzleri

TC Anayasası’nın konut hakkına yönelik 57. maddesinde: Devletin, “şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri almak, ayrıca toplu konut teşebbüslerini desteklemekle yükümlü olduğu” ifade edilir.

Birbirinden kopuk disiplinler oldukları hakkında tartışmaların süregeldiği kentsel planlama ve mimarlık alanlarını bir araya getiren bu kanun hükmünün bir kısmı anayasal öngörülerin ötesine geçememiş olsa da, bir kısmına oluşturulan çeşitli kurumlarla karşılık bulunmaya çalışıldı.

Yalılar ve merak edilenler

Gizemli bir dünya olan Boğaziçi'nde yalılar ayrı bir dünyadır... Bizans döneminde kullanımayan, güvenlik gerekçesiyle iskanına sıcak bakılmayan Boğaziçi'nde yerleşim Osmanlı Devleti ile birlikte başladı
Başlançta yazlık olarak kullanılan Boğaziçi, kaloriferin kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte kış aylarında da yaşanır hale geldi.

500 yıllık geçmişe sahip olan Boğaziçi'nde yerleşim ilk zirvesini Lale Dönemi'nde yaptı. Tarihçilerin anlattığına bakılırsa, o dönemdeki ihtişama bir daha asla erişemedi.

1850'ler Boğaziçi'nde ayrı bir dönüm noktasıdır. Şirket-i hayriye'nin düzenli seferler gerçekleştirmesiyle Boğaziçi'nde ulaşım kolaylaştı. Öyle bir dönem düşünün buharlı gemilerin olmadığı dönemde, devrin padişahı bile 3.5-4 saatte ulaşırmış, Tarabya'dan Sarayburnu'na...

Ev alma, 'ideal ev' al

Uzmanlara göre 4 kişilik bir ailenin yaşayabileceği ideal bir ev en az 85 metrekare olmalı. Çocuklu aileler, bireyselliğin ön plan çıktığı günümüzde en az bir çocuk odası olan evleri tercih etmeli. Salon gibi gündüz kullanılan mekanlar ise mutlaka güneye bakmalı.

Konut ihtiyacının, bölgelerin yerel özelliklerine, sosyo-ekonomik koşullara, alışkanlıklara ve ihtiyaçlara göre değişiklik gösterdiği bir gerçek. Ancak barınmanın gelir düzeyimize göre oldukça pahalı olduğu ülkemizde pek çok aile ihtiyaçlarını asgari oranda karşılayabilecek evlere yöneliyor. Peki 'ideal ev' nasıl olmalı?

Mimaride cam...

Sanat tarihinin eski mimari örneklerinde cama rastlayamayız. Mısır, Mezopotamya, erken Anadolu, İnka, Aztek, Pers ve Uzakdoğu gibi devleşen mimari örnekleri bunu doğrular.

Bunun nedeni camın bulunuşunun mimari kadar eski olmayışındandır. Ayrıca cam buluşundan da mimariye geçiş sanıldığı kadar hızlı olmamıştır. Aradaki zaman farkına, camın pahalı oluşu ve mimaride kullanılacak teknik yapıya erişememiş olmasını neden olarak gösterebiliriz.

Cam ile mimari arasındaki ilişki pek eski olmamakla birlikte yine bu ilişki fantastik olarak başlamıştır.

Nostaljik bir sonbahar evi…

Sonbahar gelince pek sevinirim; sanırım güneşin parlaklığından sonra biraz da rüzgarın ve yağmurun tadını çıkarmak için duyduğum heyecandan olsa gerek, kış gelmişçesine evimi sarar sarmalarım…

Bu pazar sabahı penceremin önünde yine bu duygularla otururken, çok eskilere gitti gönlüm. Hatırladığım eski “romantik sonbahar günleri” şimdikinden çok daha sakin, ama bir yönüyle daha canlı ve dolu olurdu. Neden acaba diye uzun uzun düşündüm… Birkaç fincan çay, üstüne yenilen bir büyük dilim elmalı turta bana cevabı verdi… Eskiden evimiz için daha fazla heyecan duyardık, onunla yaşamak, onu hissetmek, kendi alışkanlıklarımız kadar, onun da istek ve beklentilerine cevap vermeye çalışırdık.