Emlak | Konular | Kitaplar

Nostaljik bir sonbahar evi…

Sonbahar gelince pek sevinirim; sanırım güneşin parlaklığından sonra biraz da rüzgarın ve yağmurun tadını çıkarmak için duyduğum heyecandan olsa gerek, kış gelmişçesine evimi sarar sarmalarım…

Bu pazar sabahı penceremin önünde yine bu duygularla otururken, çok eskilere gitti gönlüm. Hatırladığım eski “romantik sonbahar günleri” şimdikinden çok daha sakin, ama bir yönüyle daha canlı ve dolu olurdu. Neden acaba diye uzun uzun düşündüm… Birkaç fincan çay, üstüne yenilen bir büyük dilim elmalı turta bana cevabı verdi… Eskiden evimiz için daha fazla heyecan duyardık, onunla yaşamak, onu hissetmek, kendi alışkanlıklarımız kadar, onun da istek ve beklentilerine cevap vermeye çalışırdık. Perdeler değişir, yeni tablolar aynalar ile duvarların yüzüne bir gülümseme kondurulur, muhakkak koltukların yeri güneşin kış durumuna göre ayarlanırdı. Halılar kaldırılmışsa yeniden serilir, sehpaların üstüne konan biblolar, vazolar gözden geçirilirdi. En önemlisi, hiç kullanılmamış çay fincanları, tepsiler, kahve fincanları dolaptan çıkarılır ya da yenisi alınır, onlara uygun masa örtüleri de muhakkak bulunurdu. Benim en çok sevdiğim yeniden ortaya çıkan büyük beyaz iş yastıklar olurdu. Onlarla birlikte sehpaya yerleşen gümüş tepsiler ve lokumluklar ile kışın yaklaştığını anlardık.

Tabii ki artık yaşam daha hızlı akıyor, gündelik yaşamın yorgunluğu da her zaman nostaljik lezzetlere yer açacak şansı tanımıyor bize..
Ama yine de yaşamın akışında bazen romantik bir dokunuş, geçmişin güzel anılarını beraberinde getirirse ve yüzümüze bir gülümseme, evimizin bir köşesine farklı ve kıpır kıpır bir enerji taşıyabilirse, bence denemeye değer diye düşünüyorum…

Romantik ve nostaljik dokunuşlar için her şartta güzel bir sohbet köşesi gerekir. Sohbeti ve çayı olmayan, pencereden dışarıyı hissedemediğiniz bir köşe size rahatlatıcı bir duygu getirmez. İsterseniz çok kısa bir süre için, eğer gönlünüz severse, daha kalıcı bir dönem için salonunuzda böyle bir “en sevdiğim köşe” yaratın kendinize. İki koltuk ortalarında bir sehpa, bir koltuk önünde bir puf, ya da büyük bir kanepe ve önünde yaşayan büyük bir sehpa yeter bu keyif için. Sehpanızın üstünü boşaltın ve keyif için yeniden oluşturun. Unutmayın, romantik, nostaljik ve de gülümseten dokunuşlar lazım size. Küçük bir renkli lamba, sevdiğiniz dergilerden bir demet, büyük bir ahşap tepsi, içinde sevdiğiniz belki de büyük annenizden kalan ve kullanmaya şimdiye kadar kıyamadığınız fincanlar, günlük yaşamınızı sürdürebildiğiniz her detay, kremler, telefon, belki sigaranız ve küllüğünüz, gözlüğünüz, uzun zamandır okumaya fırsat bulamadığınız kitaplarınız, belki küçük güzel kaplı bir defter ve süslü kalemleriniz, bir kase çikolata, hatta kuruyemiş kaseleri ( tabii ki içleri dolu olarak ), en sevdiğiniz arkadaşınızdan gelen hediye, vitrinde görüp aşık olduğunuz ve her şartta satın aldığınız tek sevdiğiniz obje, özenle büyüttüğünüz mor menekşe, hatta uğurlu hayvan biblolarınız ve her şartta çayınız ya da kahveniz …

Sehpalarınız sizi yansıtsın, sizinle yaşasın, yaşadıklarınızı anlatsın, siz de sevdiğiniz yastıklarına dayanıp, başlayın sohbetinize gönlünüzce…

Severseniz eğer kadife, biraz Fransız danteli, belki annenizden kalan beyaz iş kumaşlardan yapılmış yastıklar, pirinç şamdanlar, gümüş çerçeveler, o özenle işlenmiş renkli düz ama da desenli cam vazolarda sonbahar çiçekleri ( kasımpatı, yabangülü, artık ne isterseniz… ), masanızın üzerinde beyaz ya da ekru ve incecik işli bir örtü… Örtü asla kullanmam diyenlerdenseniz, belki de bir kez olsun denemek iyi olabilir…ve üstünde şamdanlar.. yanında parlak kaselerde badem ve çikolata…

Sonra yan sehpalarınızda minik çerçeveler, yanlarında mumluklarınız, belki küçük biblolarınız…

Muhakkak ayna… ister, çok hareketli, ister sade, ahşap çerçeveli, parlak çerçeveli ama muhakkak salonunuzda ayna ve tablolar… Eskiden salonlarda duvarlarda çok tablo görürdük. Uzun uzun bakar, hepsinden ayrı bir duygu alırdık… Şimdi o duyguları yeniden yaşamanın tam zamanı.

Sonbaharı hissetmeye başlarken, bu kış nasıl bir ev istediğinize de karar vereceksiniz. Benim ilk tercihim, romantik, sakin ve nostaljik bir ev olacak, ama karar yine de sizin… Daha canlı, daha hareketli bir hale dönüştürmek her zaman mümkün, ama güneşin yakıcı günlerinden çıkarken, biraz sakin ve dinlendirici bir döneme evinizin de ihtiyacı olacak gibi geliyor bana…
Gümüşün parlak asaleti, leylak ve gül kurusunun romantik tonu, yeşilin sakinleştirici etkisi ve kadifenin o vazgeçilmez yumuşaklığı beyazın berraklığı ile birleşince, geçmişten çağırmak istedikleriniz varsa eğer, size istediğinizi sunacaktır…

Sevgilerimle
Dr. Mimar LERZAN ARAS


Konular